Neymiş efendim bu feromon?" Feromonlar, dışarıya koku yoluyla yayılan hormonlardır, koltuk altımızda bulunan ter bezlerinden ve cinsel organlarımızın etrafında yer alan apokrin bezlerden salgılanırlar. Bu kimyasalların salgısı, özellikle üreme dönemlerinde artar ve bu hormonlar, bireyin kendi ailesini ayırt etmesini, düşmanları tespit etmesini, karşıt cinsi tespit etmeyi vb. davranışları sağlamaktadır. Türümüzde bu sistemin etkisi evrimsel süreçten dolayı oldukça körelmiştir, çünkü feromonların salgılandığı ter bezlerinden (özellikle koltuk altında ve cinsel bölgedeki) salınan feromon miktarı oldukça azalmıştır; hem de burnumuzda yer alan vomeronazal organ (feromonları algılayan organ) evrimsel süreçte körelmiştir. Ancak körelmenin tamamlanmamış olması, bu yapıların halen işlevsel olabileceğini düşündürmektedir.
Peki feromonlar bizleri nasıl etkiliyor ve neden bu kadar önemliler?
Kadınlar için örnek vermek gerekirse, eğer ki yurtta kaldıysanız veya birçok hemcinsinizle bir arada uzun süre bulunduysanız, bir süre sonra menstrual döngünüzün (regl döngüsü) bir süre sonra arkadaşlarınızla senkronize hale geldiğini fark edebilirsiniz. Bu durum şu ana kadar yapılan çalışmalar sonucunda feromon etkisine bağlanmıştır.
Bugüne kadar koltuk altımızdan salgılanan 3 farklı feromon (androstenon, andtrostenol ve androstadiyenon) ve cinsel organlarımızın etrafından salgılanan alifatik asit adı verilen bir grup feromon tespit edilmiştir. Bunlardan androstenol kadınlarda yaygın olarak görülen feromondur. Bu feromonu salgılayan dişilerle temasta olan bireylerin, bu kişiyi daha "sıcakkanlı" ve "arkadaş canlısı" buldukları tespit edilmiştir. Üstelik androstenolün cinsellikle de doğrudan bir alakası bulunmaktadır. Bu kokuyu alan erkekler, dişileri daha çekici bulmakta ve daha fazla arzulamaktadır.
Androstenon ise ilginç bir fizyolojik değişime neden olmaktadır. İki cinsiyette de, deri elektrik iletkenliğini değiştirmektedir. Bunun sebebi, deri iletkenliğinin derinin nemi ile orantılı olması olabilir. Yani bu feromona maruz kalan bireylerde sempatik sinir sistemi tetiklenir, birey terlemeye ve heyecan duymaya başlar. Kısaca androstenon, seks ve aşk sırasında yaşanan duyguları tetikleyen temel kimyasallardan birisi olabilir. Androstenon da, androstenol gibi erkeklerin dişilere doğru çekilmesini sağlar.
Koltuk altından salgılanan son feromon ise androstadiyenon isimli kimyasaldır. Bu feromonun, kadınları uyardığı ve duygularını tetiklediği tespit edilmiştir. Üstelik androstadiyenon kimyasalını koklayan kadınların acıya toleransları yükselmekte; hatta acı algıları değişmektedir. Bu durum, cinsel birleşmenin verebileceği olası acıların azaltılması sebebiyle evrimsel süreçte kazanılmış bir durum olarak görülmektedir. Ayrıca androstadiyenondan etkilenen kadınların, karşılarındaki erkek cinsel olarak negatif yaklaşımlar sergilese bile, daha duygusal ve anlayışlı hale geldikleri gözlenmiştir. Bu da yaşanılan çevredeki olumsuzlukların çözülmesinde katkı sağlayacak bir adaptasyon olarak düşünülmektedir.
Ayrıca, örneğin seks sırasında karşı cinsiyetin ter kokusunu (dolayısıyla feromonlarını) alabilen bireylerin çok daha yüksek bir haz alıp, orgazm düzeyine daha kolay ulaşabildiği gözlenmiştir. Üstelik feromonların sadece üreme sırasında değil, üreme öncesinde de büyük bir rol oynadığı bilinmektedir. Feromonlara maruz kalan bireylerin cinsel aktivitesi, bu hormonları alamayan bireylere göre çok daha yüksek olmaktadır. Yapılan araştırmalarda, feromonların "cinsel birleşme", "karşıt cinsiyetten birinin yanında uyuma", "buluşma/çıkma" ve "okşama/aşk/öpüşme" gibi davranış ve duyguları çok daha yüksek oranda gösterdiği ve çok daha şiddetli yaşadığı tespit edilmiştir.
Feromonlarla ilgili anlaşılması gereken en önemli nokta, bu hormonların doğrudan değil, dolaylı olarak işlev gördüğüdür. Yani bir kadın, bir erkek feromonunu kokladığı için birden seks yapma isteği duymayacaktır. Ancak feromonun salgılanması, diğer faktörlere etki ederek cinsel birleşme ve uyarılma ihtimalini arttırıcı etkisi olabilir. Dolayısıyla, doğrudan bir çiftleşme kaynağı olmasa da, pekiştirici bir etkisi bulunmaktadır. İşte tam olarak bu sebeple, kimi zaman piyasada görebileceğiniz "afrodizyak ve feromon içerikli parfümler" iddiası tamamen saçmalık ve birer para tuzağıdır. Bu parfümlerde feromon var olsa bile, zaten körelmiş olan vomeronazal organın düşük miktardaki algı kapasitesi, ortamdaki yoğun feromonları "daha fazla" algılayamaz. Üstelik, bu parfümler bireylerin cinsel başarısını doğrudan arttıramazlar. Muhtemelen karşı cinsiyetin koklamaktan hoşlandığı bir koku, feromon içerikli bir parfümün etkisinden daha güçlü olacaktır.
Kaynaklar: http://www.evrimagaci.org/makale/496
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder