Sayfalar

19 Ocak 2017 Perşembe

Karadelikler hakkında az çok bilginiz vardır muhtemelen, 

Özetleyecek olursak, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara deliklerin, "tekillik"leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları kabul edilir. Karadeliklerin içinde zamanın ise yavaş aktığı veya akmadığı tahmin edilmektedir. Kara delikler Einstein'ın genel görelilik kuramıyla tanımlanmışlardır. Doğrudan gözlemlenememekle birlikte, çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlem teknikleri sayesinde keşfedilmişlerdir. Bu teknikler aynı zamanda çevrelerinde sürüklenen oluşumların da incelenme olanağını sağlamıştır. Örneğin, bir kara deliğin potansiyel kuyusunun çok derin olması nedeniyle yakın çevresinde oluşacak yığılma diskinin üzerine düşen maddeler diskin çok yüksek sıcaklıklara erişmesine neden olacak, bu da diskin (ve dolaylı olarak kara deliğin) yayılan x-ışınları sayesinde saptanmasını sağlayacaktır. Günümüzde, kara deliklerin varlığı, ilgili bilimsel topluluğun (astrofizikçiler ve kuramsal fizikçilerden oluşan) hemen hemen tüm bireyleri tarafından onaylanarak kesinlik kazanmış durumdadır.

Peki hiç düşündünüz mü? Bir karadeliğin içine doğru yapılan yolculukta neler yaşardınız?
Diyelim ki bir uzay gemisinde çalışıyorsun. Mürettebatın en cesuru olarak karadeliğe güvenli bir uzaklıkta duran uzay gemisinden ayrıldın ve karadeliğe doğru aheste aheste yol alıyorsun. Henüz anormal bir şey hissetmiyorsun. Karadeliğin olay ufkuna yaklaşırken zaman bizim için gittikçe daha yavaş geçmeye başlıyor fakat saatine baktığında normal çalıştığını görüyorsun. Çünkü bu yavaşlık aslında dışarıda geçen zamana göre. Karadeliğin uzağında bekleyen uzay gemisindeki bir saati görebilme imkanın olsaydı, onun fırıl fırıl döndüğüne şahit olurdun. Çünkü içinde bulunduğumuz zaman çok daha yavaş akıyor. Eğer bu noktada olay ufkunun içine girmeden geri dönmeyi başarabilirsen, mürettebatın birden bire çok fazla yaşlandığına tanık olurdun.

Gelelim olay ufkunun içine..

Senin için olay ufkuna girdiğini, yani artık geri dönüşün olmadığını anlayacağın bir an olmayacak. Çünkü hala serbest düşüştesin ve karadeliğin güçlü çekim kuvveti, bedeninin her noktasına aynı şiddette etki yapıyor (G kuvveti etkisine benzer bir etki). Bu noktadan sonra artık dışarıda bekleyen uzay gemimize herhangi bir işaret, mesaj göndermen de mümkün değil. Çünkü bulunduğun yerden dışarı ışık dahi çıkamıyor. Ama içeri giriş serbest. Yani dışarıda olan biteni izlemeye devam etmekten başka yapacağın birşey yok.. Tabi biraz garip geliyor çünkü güçlü kütle çekimi ışığı eğip büküyor. Ayrıca dışarıdaki zaman senin zaman kavramından daha hızlı aktığından, etrafta olan biteni hızlandırılmış film gibi izliyorsun. Bu yüzden içini dehşet bir heyecan kaplıyor. Bir bakıyorsun ki seni uzaklarda bekleyen uzay gemimiz ümidi keserek uzaklaşıp gözden kayboluyor mesela.

Karadeliğin içindeki tekillik dediğimiz yere doğru düşmeye devam ederken bir noktada artık çekim kuvveti tüm bedenine eşit olarak etki etmemeye başlıyor. Öyle ki ayakların merkeze daha yakın olduğu için kafandan daha fazla çekilmeye başlıyor. Çünkü artık başına ve ayaklarına etki eden çekim kuvveti arasındaki fark çok büyük. İşte yolculuğunun son hissettiği şey bu boyunun uzama hissi olacak. Hemen sonrasında vücudun birden bire  moleküllerine ayrılarak tekillikte kaybolacak.

Bu da yaşadıklarının kısa bir özeti: Olay Ufku & Sonrası

Karadeliğin dışındaki uzay gemisinden seni seyrederken olan bitenden habersiziz. Çünkü seni karadeliğin olay ufkuna yaklaştıkça giderek yavaşlıyor olarak görüyoruz. Olay ufkunu geçip öldükten sonra bile olay ufkuna ulaştığını bir türlü göremeyeceğiz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder