Sayfalar

24 Ocak 2017 Salı

Toz

Neden eşyalar çok durduğunda tozlanır? İçimize çektiğimiz havada ne var? Okyanusun taa ötesindeki küçük adalardaki bitkiler nasıl ortaya çıkıyor? “Bakımsız” toprak nasıl mantarlanır ve solucan yapar? Yıldızlar, gezegenler, evren nasıl oluştu? Koku nedir? Neden tüm yıldızları göremiyoruz?

İşte tüm bu merak edilenlerin en başında gelen bu soruların cevabı, her daim karşı karşıya olduğumuz “toz”da saklıdır. Toz; “çok küçük toprak parçacıklarından ya da çok çeşitli atıklardan oluşan; yerde, nesnelerin üzerinde ya da havada taşınan çok ince, pudra benzeri madde.” diye tanımlanıyor.

Tozun gözlük camınızda birikmek, makineleri bozmak, laptopunuzu ısıtmak, durup dururken sizi hapşurtmaktan, alerjinizi coşturmaktan çok daha önemli işleri vardır. Mesela yağmur damlaları, yükseklerde oluşan bu toz bulutlarının üzerinde oluşur. Yoğunlaşmak için bir “yoğunlaşma çekirdeği” lazımdır ve bu görevi tozlar üstlenir. Düşünsenize, yeryüzünde kaç tane yağmur damlası ve onun içinde kaç ton toz var?

Her yıl milyarlarca ton toz göğe yükseliyor ve bu da doğal olarak atmosferin işleyişini değiştiriyor. Mesela her yıl 1-3 milyar ton çöl tozu göğe yükselir, 3.5 milyar ton deniz tuzu zerresi atmosfere ulaşır; planktonlar, volkanlar ve bataklıklar göğe 20-30 milyon ton sülfür bileşiği bırakır. Nasıl mı değiştirir? Şöyle; tozlar olmasaydı dünya fevkalade rutubetli ve sıcak bir şey olurdu. Gezegenimizde sular buharlaşır, havada yoğuşur ve yere iner. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi yoğuşma aşamasında su damlacıkları yoğuşmak için tutunacak bir dal arar, ve bu dal havadaki tozdur. Toz olmasa havadaki yoğunluk %300’ e varmadan yoğuşamazdı, ayrıca daha uygun bir yoğunlaşma çekirdeği bulamadığı için su buharı vücudumuzda yoğunlaşırdı.



Tozsuz bir atmosferde tabii bulutlar da çok az olurdu. Çünkü belirttiğimiz gibi su damlacıkları tozların etrafında yoğuşur ve tozun olmaması bulutların da azalması demektir. Bulutlar ve atmosferdeki tozlar güneş ışığının büyük bölümünü yansıttığı için gezegene gölge yaparlar. E bulutlar ve tozlar olmadığında, kim dünyaya gölge yapacak ve serinletecek değil mi? Neyse, zaten toz olmasa bunların hiçbirisi olmayacaktı, çünkü büyük ihtimalle evren ve gezegenler olmazdı. Olsa bile yaşam oluşması çok çok çok küçük bir ihtimaldir. Işığın kırılmasında, gökyüzünün renginde bile tozun etkisi vardır.

Daha garibi bu tozların büyük kısmı canlı parçacıklardır. Mesela mantar sporları, polenler (bunu alerjisi olanlar çok iyi bilir), cam kabuklu algler, Nematod adı verilen kurtçuklar bunlara sayılabilir. Zaten “bakılmamış” toprakta bu yüzden mantar vb. oluşabilir. Tozlar her yerdedir, rüzgar onları dünyanın öbür ucuna rahatlıkla taşıyabilir; canlı olanları uygun yerlerde ürerler. Hatta bazı yaşam biçimleri rüzgarla taşınmakla kalmayıp bu tozlu ortamda ürer. Çeşitli araştırmalar bazı bakterilerin yoğunlaşma çekirdekliği görevini sağladıktan sonra, bu damlacıkların içinde bölündüklerini, çoğaldıklarını söylüyor.
Esen rüzgarlarla beraber havadaki milyarlarca çöl tozu, kaya tozları ve benzeri cansız tozlar; yanardağların püskürttüğü tozlar bile doğa için çok değerlidir. Onlar, bahsi geçen adaların, amazon ormanlarının bile yemyeşil olmasını sağlarlar. Ayrıca okyanusa düşen tozlar da fitoplanktonların üremesine yol açar. Fitoplanktonlar yeryüzündeki besin zincirinin başını çekerler. Dünyadaki oksijenin çoğunun okyanuslardaki fitoplanktonlar ve algler tarafından üretildiğini de belirtelim. Yani toz, besin zincirinin başında denilebilir ve bir kez daha yaşamımızdaki önemini bize göstermiş oldu. Bu durum evrenle ilişkimizi daha iyi açıklıyor.



“DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizdeki kalsiyum, kanımızdaki demir, elmalı turtamızdaki karbon, çöken yıldızların içlerinde yapıldı. Bizler, yıldızların malzemesinden yapıldık.” Diyor Carl Sagan. Dünyada demir vardır ama dünyaya demir, yıldızlardan göktaşı ile ve toz şeklinde de geliyor ve kanımızdaki demirin asıl kaynağı bu. Tozların içinde sadece dünyadan şeyler bulunmaz. Kanepenizin altındaki tozda uzay elmaslarından sahra çölü tozuna, kutup ayısı kılından bir zamanlar yakınımızdan geçen kuyrukluyıldız tozları gibi kozmik tozlar da olabilir. Dünyaya her gün 60 ton kozmik toz yağıyor ve 10.000 göktaşı düşüyor. Hatta göktaşı avcılığı diye bir meslek bile var. Göktaşlarının içerdiği bileşenler ile çok büyük enerjiler elde edilebilir. Ayrıca en önemlisi, tozlar ve göktaşları birer uzay gemisidir. Bir gezegene çarpan büyük bir göktaşı (dinozorların neslinin tükenmesinde büyük rol oynayan göktaşı gibi) uzaya çok büyük miktarda toz çıkartır ve bu tozlar uzayda sonsuza dek süzülür. Uzaya giden herhangi bir parçada herhangi bir bakteri türü canlı kaldığında, bu üstüne düştüğü herhangi bir gezegende ve yıldızda yeterli koşullar sağlandıkça orada yaşamını sürdürebilir ve çoğalabilir demektir. Vikipedi amcamız da “Güneş sistemi’ndeki toz kaynakları; kuyrukluyıldız tozu, asteroit tozu, Kuiper kuşağı’ndaki toz ve Güneş sisteminden geçen yıldızlar arası tozdur. 2001 yılında bilim insanları kozmik tozun karmaşık organik madde içerdiğini ve bunun hızlı bir şekilde yıldızlar tarafından, doğal olarak oluşturulduğunu açıklamışlardır.” diyor, bizi destekleyici yönde.

Tipik bir galakside her boyuttan 100 milyar ile 1 trilyon yıldız bulunur ve bunların büyük kısmı ölürken uzaya bir parça toz fırlatır.

Kimi zaman sağlıklı ve orta yaşlı bir yıldız bile bir kereliğine sıcak atmosferinden toz püskürtür ve daha sonra olağan temiz yanma düzenine geri döner. Uzay bu yüzden çok tozlu bir yerdir. İşte bu tozlar yüzünden gökyüzündeki yıldızları pek göremiyoruz. Belki bu iyi bir şeydir? Hubble Uzay Teleskobunda çalışan NASA’nın bilimcilerinden David Leckrone, “Bütün tozu ortadan kaldırabilseydiniz, bu baştan aşağı ışıklı bir görünüm olurdu” diyor. Görsel açıdan muazzam bir şey olabilirdi.

Evrendeki her şey dağılmakta. En basitinden bir şeyin kokusunu almanız için onun moleküllerinin burnunuza yapışıp reseptörlerinizi uyarması gerekir. Yani bir şeyi kokladığınızda, onun molekülleri burnunuza ulaştığı gibi tüm vücudunuza ve dünyanın her yerine ulaşabilir (biraz iğrenç mi ne). Sizi en sağlam tabuta bile koysalar, doğa üstün gelecek ve bakteriler ile birlikte parçalayıp, en sonunda uzay tozuna dönüşeceksiniz.

Tozun marifetlerinden bir kısmını aktarmaya çalıştım. Yazıyı biraz uzattığımın farkındayım, umarım yararlı olmuştur. Siz bu yazıyı okuyana kadar muhtemelen 4 milyon toz zerresi soludunuz, kim bilir içinde neler vardı. Sanırım evrende kalacak yegane şey, toz olacak..


Kaynaklar:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder