En sert rüzgarlarda o küçücük bedeni savrulmasın diye acımasızca eğitirsiniz onu. Kırarsınız, yaralarsınız, ağlatırsınız ama onun iyiliği içindir ya herşey yine de yaparsınız kendinizin aslında onu üzdükçe binlerce kat daha da fazla acı çektiğini hissettirmeden. Daha ilk günden hayatınızın merkezi olmuştur oysa ki. Zaten o başlardaki korkulu-ikna öncesi dönemde "eğer ben kendimi sana bırakırsam seni deli severim bunu şimdiden hissedebiliyorum ve sen günün birinde vazgeçersen benden, düşerim. Ayaklarım yerden kesik olur çünkü" dememiş misinizdir pek hatırlamasa da? Aşkınız ona daha da acı çektirmeye başlar. Hayattan tek beklentisi siz olan küçük yusufçuğa siz daha da ve daha da fazlasını vermek istersiniz. Daha rahat bir hayat için streslere girer onu daha da kırarsınız, bu dönemdeki beklentilerini onu güçlendirme eğitiminizin bir parçası olarak gerçekleştirmezsiniz. Aksilikler de üst üste gelir farkında olmadan da nice defalar kırarsınız. Uyarıları farkedemez ya da yeniden omuzunuza konacağı gün herşeyin çözüleceği sanrısına kapılırsınız. Kanatları bir bir dökülmeye başlar yusufçuğun ama artık kanatlara ihtiyacı da yoktur ki çünkü onun sayesinde siz deli gibi uçar olmuşsunuzdur. Kalbinizin, hayatınızın tamamı odur. her yerde her şeyde o vardır. sizin açınızdan hayat mükemmeldir ama o, o tatlı şey paramparçadır sayenizde. Onun hayatında yoksunuzdur ve onu bu saçma güç eğitimi ile beslediğiniz için artık buna ve sizsizliğe çok rahat katlanabilir olmuş ve sizi kendi aşkınızla vurmuştur. Bir gün konmaz omuzunuza yusufçuk. "Vazgeçtim ben" der. Siz "seni seviyorum"la başlayan cümleler kurarken o çoktan "seni sevmiyorum"la biten cümlelerin noktasını koyuca karalamaktadır bile. İçi tamamen boş bir insan kılıfı şeklinde arkasından bakakalırsınız. Ağlarsınız, yalvarırsınız ama parlamaz gözlerinin içi bir daha size. Sizin hayata karşı durmasını istediğiniz güçtedir artık ama ne yazık ki aynı gücü aşkınızın karşısına da çıkarmıştır. "Sevmiyorum artık, aşık değilim, bırak peşimi" der. Onun için herşeyi yapan ve yapabilecek biri olsanız dahi kalakalırsınız. Ona asla "Beni sev" diyemezsiniz ki nasıl diyesiniz. Onun boşluğunu hiç bir insanın doldurması zaten mümkün değilken alkol de doldurmaya yetmez olur. Baktığınız her insanın gözünde onun tebessümünü görürsünüz, her dans eden onun rüzgardaki deli dansını yapar sanki, sokaktaki her çocuk asla sahip olamayacağınızdır ve her yaşlı çift mutluluklarını asla anlayamayacağınız. Ömür boyu dualarınızda yalvardığınızı avuçlarınızın arasından kaçırırsınız. Bunu farkettiğinizde o kadar uzaklaşmıştır ki kolunu bacağını bir yerini yakalayıp dur diyemezsiniz. Anca gölgesinin üzerine ağlarsınız.
Hayatınızın bir noktasında omuzunuza küçük bir yusufçuk konar. Sıkı sıkı sarılmak isterken incittiğiniz.
Hayatınızın bir noktasında omuzunuza küçük bir yusufçuk konar. Kimseyi sevmediğiniz ve asla da sevemeyeceğiniz kadar sevdiğiniz.
Hayatınızın bir noktasında omuzunuza küçük bir yusufçuk konar, hayatınızı alır ve uçar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder