Sayfalar

9 Temmuz 2020 Perşembe

Ok

Elemanın biri kalbinde saplı bir okla yaşamaktaymış. İşte aşık olmuş bu. Kız çok güzel tabi her hikayedeki gibi, bunlar mutlu bir birliktelikten sonra her zamanki hikayelerde olduğu gibi ayrılmışlar. Tabi aşk bittiği zaman okun da çıkması icap eder. Bizim eleman da kafaya takmış bu oku çıkartmayı. Ama nasıl çıkaracağı hakkında hiçbir bilgisi yokmuş. Bu arada zaman ortaçağ zamanları, yani elemanın internetten bu oku nasıl çıkartabileceğine dair bir siteye girme şansı yok. Google' a soramıyor, ne zor zamanlar.. Sonra bu eleman bir bilgeyi buluyor ve soruyor, "bunu nasıl çıkartabilirim?" 


Bilgenin ağzından aynen aktarıyorum (evet ortaçağda geçen bir hikayeye göre bilgenin ağzından aktarıyorum) "Okun ucu çoğu zaman zehirlidir. Oku çıkarırken dikkat edilecek husus, mihrabı ekseni etrafında fazla döndürmeden, kalbe zarar vermeden çıkarabilmektir. Bunun için oku çok nazik hareketlerle maksimum iki derecelik açı vererek sağa ve sola hafif hafif oynatırken bir yandan da çekerek çıkarmaya çalışmak gerekir. Son derece zahmetli olan bu müdahale tıbbi yeterlilik gerektireceğinden dolayı tek başına denenmemelidir." 


Oldukça sancılı olan bu yöntemin uygulanması umumiyetle gerektiğinden çok daha fazla zaman alır. Yapısı itibarı ile girdiği kadar kolay çıkması mümkün olmayan oktan kurtulabilmenin en zor ama en şık yolu ise, sapın dışarıda kalan tarafına sert bir hamleyle, vurularak, doğrudan sırttan çıkmasının sağlanmasıdır. Maharet, okun sapına uygulanacak itkinin, saplanmış nesnenin tek defada çıkabilmesine olanak tanıyacak kadar sert, ölümcül olmayacak kadar da ustalıklı uygulanmasındadır. Bu yöntem çelik gibi kuvvetli sinirlere, güçlü bir iradeye, yüksek acı eşiklerine dayanabilecek cesarete ve sağlıklı işleyen bir zihne ihtiyaç duyar. Kuvvetle sapına vurulan okun arka taraftan hızla çıkacağı öngörülerek, işlemin açık havada yapılmasına, evde yapılıyorsa da, en kötü ihtimalle, arkada kimsenin bulunmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Daha sonra yaralı bölge özenle temizlenip bandajlanarak önceden viski doldurulmuş küvete yatırılır. Bir iki saat burada tutulan vücut daha sonra uykuya teslim edilir. Ertesi sabah uyanıldığında yaranın hızla iyileşme eğiliminde olduğu görülecektir. Bünyenin 24 saate kadar yeni oklar için elverişli hale gelebilme şansı dahi vardır. 

Yine de bu süreç içerisinde anı tabir edilen, geçmiş yaşam formlarının zihinde karmaşaya neden olacak biçimde canlandırılmasından kesinlikle kaçınılması elzemdir. Anı, kelime olarak, "geçmiş", "geçmişte kalan", "yaşanmış olan", ihtimal paralel bir evrende devam eden -ki bu ihtimalle hiç ilgilenmiyoruz- ama "geride kalmış" bulunan, "var olmayan", "bitmişliği kesin olan", "zamanda yeri bulunan fakat "an'a ait olmadığı su götürmeyen" gibi anlamlar içermektedir. Bu etkili yöntemi takip eden 3 hafta boyunca, tedavinin etkili sonuç verebilmesi için saplananla ilgili anılardan uzak durulması (nasıl da saplanmıştı, ne de güzel girmişti, hiç de acımıyordu, vb.) yani düşünce tabir ettiğimiz akılsal faaliyetin, çıkarılmış olan oka dair, okla ilgili, boka saran ve zihni gereksiz yere meşgul eden çalışmalarının, "şu hayatta en son ihtiyacımız olan 3 şey" listesinde ilk üçe, yani 1, 2 ve 3 numaraların hepsine birden sokulması, ve işbu listenin bu süre zarfında "3" le sınırlı tutulması gerekmektedir. Tedavide başarı oranının çok yüksek olduğu yapılan deneyler sonucunda kanıtlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder